evden eve nakliyat hizmetleri

17 Aralık 2007 Pazartesi

Evden Eve Nakliyat Araçlarının Trafikten Men Edilebileceği Hakkında:

Evden Eve Nakliyat Araçlarının Trafikten Men Edilebileceği Hakkında:

‘Yüzbinlerce araç trafikten men edilebilir’

Uluslararası Nakliyeciler Derneği Başkanı Çetin Nuhoğlu, karayolu taşımacılığındaki Avrupa Birliği standartlarının, Türkiye’yi ‘çelik korse’ gibi sıkacak unsurlar taşıdığını söylüyor. Nuhoğlu’na göre, bu yüzden yüzbinlerce aracın trafikten men edilmesi söz konusu olabilir. Bu arada nakliyat sektörüne de yeni kurallar gelecek. Sektör uzmanları, çevresel uyum için karayolu taşımacılığının azaltılması gerektiğini belirtiyor. Türkiye, taşımacılıkta işleri silbaştan ele alacak

SERKAN ARMAN

Türkiye’nin sık sık Doğu ile Batı arasında bir köprü olduğu söylenir, kültürleri ve medeniyetleri birbirine bağladığı vurgulanır. Bu köprüyü iyi tanıyan bir kesim, Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerin başlamasına az bir süre kala dikkatleri çok önemli bir başlığa getiriyor. Türkiye ve ötesinde mekik dokuyan, bir uçtan diğerine direksiyon sallayan taşımacılık sektörü uyarıyor: Avrupa Birliği’yle müzakerelerde gündeme gelecek olan ‘ortak taşıma politikası’ konusu ‘çelik korse’ gibi çok kimsenin canını sıkacak.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, müzakere sürecinde özellikle araç muayenesi ve yurtiçi taşımacılık konularının Türkiye’nin başını ağrıtabileceğine dikkat çekiyor. Türkiye’deki araçların birçoğunun AB standartlarına uymadığını, yüzbinlercesinin trafikten men edilebileceği uyarısında bulunan Nuhoğlu, “Şu anda mevcut araçların performansı standart kriterlerinden o kadar uzak ki, onlara hemen bir ‘çelik korse’ giydirmeye çalışırsanız, bunu kimse kabul etmeyecektir” diyor.

Üçte ikisi muayene olmuyor
Egzosttan başlayarak araçların fren ve yük taşıma emniyeti ile tüm elektrik sistemi başta olmak üzere Avrupa Birliği standartlarının ’sorun’ olacağını söyleyen Nuhoğlu şunları diyor:
“Yeni üretilecek kamyonetler buna uygun olacak ama eskilerinde problem yaşanacak. İnsanlar araçlarını muayene ettirmeye mecbur ama üçte biri muayene oluyor. Üçte ikisi kaçak. Kontrol standartları da çok yüksek belirlendi. Araçların çoğu trafikten men edilmek zorunda kalır. İstasyonlar bu durumda yaptıkları harcamaların karşılığını alamayacak. O zaman da ya geri adım atacak ya da bu konuda baskı uygulayacaklar. Siyasi otorite bu baskı karşısında geri adım atmak zorunda kalabilir.”

‘Çevresel uyum’ için liman, istasyon yatırımı gerekiyor’
Aras Logistics Genel Müdürü Atilla Yıldıztekin AB ile müzakere sürecinin bir başka yönüne dikkat çekiyor. AB’nin ‘çevre koruması’nı birinci faktör olarak ele aldığından, karayolu taşımacılığını km/ton olarak yüzde 50′nin altına çekmekte olduğunu vurguluyor.
Başka bir ifade ile karayolu ile yapılan yük taşımacılığı yarı yarıya azaltılmak isteniyor. Diğer ulaşım sistemlerinin payı artacak. Yıldıztekin, şöyle diyor:
“Bunların AB standartlarına getirilmesi için demiryolu, liman ve deniz taşımacılığımıza büyük yatırımlar gerekir. Kombine taşımacılıkta büyük ölçek gerektiğinden küçük kuruluşların birleşerek kurumsallaşması şart. Yeni taşıma kanununun amacı bu. AB’nin taşıma konusundaki beklentisine uygun.”

‘Hızlı mal hareketini kara taşımacılığı karşılar’
UND Başkanı Nuhoğlu, geleceğin karayolu taşımacılığında olduğunu savunuyor. AB ülkelerinde toptan eşya taşımacılığı içinde karayollarının payının yüzde 45, denizyollarının payının yüzde 41, tren taşımacılığının payının ise yüzde 8 olduğunu dile getiren Nuhoğlu, “Geri kalanı hava, su yolları ve tüplerle yapılır. AB bunu indirmeye ne kadar çalışırsa çalışsın, küresel ticaretin ortaya çıkardığı ihtiyaçlar nedeni ile kara taşımacılığı daha fazla pay almaktadır. Çünkü mal hareketleri çok hızlandı. Bu anlamda buna hizmet verecek en verimli taşımacılık da karayoludur” diye konuşuyor.

‘Güney Kıbrıs’la ticarete başlayalım’
Türkiye’nin 11 Aralık’ta Brüksel’de müzakere tarihi alması sırasında bir Güney Kıbrıs krizi yaşanmıştı. Türkiye, toplulukla ilişkisini kuran Ankara Anlaşması’nı genişleten protokole 10 yeni AB üyesinden biri olan Güney Kıbrıs’ı tanımak endişesi ile imza atmamıştı. Ancak daha sonra toplulukla Türkiye arasında ticaret yapılmasını sağlayan belgeye önce Güney Kıbrıs dışındaki 9 üye ülke, daha sonra da Bakanlar Kurulu kararıyla Güney Kıbrıs eklenmişti. Böylece Güney Kıbrıs’la gümrük birliği tamamlanmış oldu.
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye’nin özellikle güney bölgelerinin Güney Kıbrıs’ın ihtiyaçlarını kolayca ulaştırabilecek durumda olduğunu belirterek, “Yunanistan’a göre çok daha avantajlı bir lojistik sağlayabiliriz. Karşılıklı mal hareketlerinin başlamasını özellikle istiyoruz. Ticareti geliştirdiğimiz ölçülerde siyasi sorunlar çok daha kolay hallediliyor” diyor.

15 Aralık 2007 Cumartesi

AB Yasaları ve Evden Eve Nakliyat

vden Eve Nakliyat ve AB Uyum Yasaları

AVRUPA Birliği ülkelerindeki çalışan Evden Eve Nakliyat kamyon ve otobüs şoförleri bundan sonra haftada 56 saatten fazla direksiyon sallayamayacak. Yeni uygulamanın kazaları önleme amacı güttüğünü söyleyen AB Komisyonu sözcüsü, “Kazaların önemli nedeni uykusuzluk ve aşırı yorgunluk. Bunu engellemek için uygumalayı hayata geçirdik” dedi.

Daha önce bu süre bir çok Avrupa Birliği ülkesinde 72 saat olarak belirlenmişti. Bunun yanı sıra taze uygulama, bütün otobüs ve kamyon şoförlerinin 2 haftada bir en az 45 saat dinlenmelerini de ön görüyor. Uygulamaya aykırı davrananlar için aracı kullanan şoförlerin değil, nakliyat ve otobüs şirketlerinin cezalandırılacağı vurgulandı. Yeni uygulamaya tepki gösteren Kamyon ve Otobüs Şirketleri Birliği, bu sayede fiyatların yüzde 15 oranında artacağı endişesini dile getirdi. http://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=3189212Birlik yetkilileri ayrıca ileride 12 bin iş yerinin de tehlikeye gireceğine dikkat çekti.

Tekstilde Lojistik Yeterince Verimli Kullanılmıyor

Tekstilde Lojistik Yeterince Verimli Kullanılmıyor

Logistics Institute Turkey (L.I.T) tarafından İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları (İTKİB) işbirliğiyle düzenlenen ‘Tekstil ve Hazır Giyim Lojistiği İş Konferansı’07, 11 Eylül 2007 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Balnak Logistics Group ve Ekol Lojistik’in ana sponsor olduğu konferansta, ‘Rekabet Gücünün Artırılması İçin Lojistik Açılımlar’, ‘Lojistik Uygulama Örnekleri’, ‘Küresel Rekabette Lojistik’ ana başlıkları tartışıldı.

Tekstil firmalarının genel müdürleri, yönetim kurulu başkanları, lojistik ve satın alma müdürleri, lojistik firmaları yöneticilerini biraya getiren konferansın açılış konuşmaları; L.I.T Başkanı Arif Adnan Almeman, Balnak Lojistik İş Geliştirme Koordinatörü Emre Yenal, Ekol Lojistik Genel Müdür Vekili Cem Kumuk ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği (İHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu tarafından gerçekleştirildi.

Lojistik hizmet sunucuların tekstil sektöründeki müşterilerini de elde tutmaları için lojistiği iyi anlayıp, iyi yönetmeleri gerektiğini vurgulayan L.I.T Başkanı Arif Adnan Almeman, lojistiğin sadece ürünlerin hareketlerini değil, bilgi ve para hareketlerini de yönetmesi bakımından büyük önem taşıdığını bildirdi.

Balnak’ın özellikle hazır giyim, tekstil ve perakende lojistiğinde uzmanlaştığını söyleyen Balnak Lojistik İş Geliştirme Koordinatörü Emre Yenal, rekabet ortamında gelişen teknoloji ile kalite ve müşteri memnuniyeti arayışlarının iş yapış süreçlerinde önemli değişimler doğurduğunu vurguladı.



Zincirin doğru yönetilmesi için firmalar arasındaki iletişim önem kazanıyor

Lojistik ortaklara kolay karar verilmediğini ifade eden Yenal, ihtiyaçların ve iş süreçlerinin uzun uzun konuşulup tanımlanması gerektiğinin altını çizdi.

Tekstil imalatçılarının ortak ihtiyacının imal edilen ürünlerin en hızlı şekilde müşterilerine ulaştırmak, müşterinin de ihtiyacının o ürünleri en hızlı şekilde satışa sokmak olduğunu belirten Yenal, bu anlamda Türkiye’deki imalatçıların çok büyük baskı altında olduklarını kaydetti. Buradaki teşhisin iyi yapılması gerektiğini vurgulayan Yenal, imalatçıların lojistikten tek amacının nakliye olmaması gerektiğini açıkladı. Yurtdışındaki mağazalara direk sevkıyat gibi faaliyetlerin yapılması gerektiğini bildiren Yenal, ortak yapılacak çalışmalar ile imalatçının, lojistikçinin ve müşterinin oturup beraber fikir paylaşması gerektiğinin altını çizdi.

Ekol Lojistik Genel Müdür Vekili Cem Kumuk ise önceden lojistiğin aracın yönetimi anlamına geldiğini, günümüzde ise bu algılamanın değişerek yükün yönetimi anlamına geldiğini söyledi.

1980’li ve 1990’lı yıllarda tekstil lojistiği dendiğinde ürünün A noktasından B noktasına taşınma anlamına geldiğini, bu taşımanın da genelde uluslararası olduğunu hatırlatan Kumuk, artık tüm süreçlerin değiştiğini ifade etti. Günümüzde A noktasında yerleşik olan bir alıcının B ülkesi ve noktasındaki satıcıdan aldığı bir ürünü C noktası ve ülkesinde üretip, D noktasına ulaştırabildiğini belirten Kumuk, dolayısıyla coğrafi farklılığın hiçbir öneminin kalmadığını, artık dünyanın bu anlamda düz olduğunu kaydetti.

İletişim sistemlerinin tedarik zinciri yönetimi üzerinde çok büyük etkiye sahip olduğunu bildiren Kumuk, doğru iletişim kurmanın müşteri beklentilerini anlamada önemli olduğunu açıkladı.



Orakçıoğlu: “Türkiye lojistiğin gereğini ve değerini fark etmiştir”

Türkiye’de pek çok konuda olduğu gibi lojistik alanında da gece ile gündüzün bir arada yaşandığını ifade eden İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, bir tarafta tedarik zinciri yönetimi konusunda dünya standartlarını zorlayan firmalar diğer tarafta ise nakliye ile lojistiği birbirinden ayıramayan kesimler bulunduğunu söyledi. Yine bir tarafta küresel üretim konusunda fikir sahibi sanayiciler varken diğer tarafta atölyeden çıkmayan geleneksel üreticiler olduğunu ifade eden Orakçıoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bir gün öyle bir noktaya geleceğiz ki tek bir ürün için onlarca farklı noktadan girdi tedarik etmek, bunun zamanlama ve uygulamasını tek kafadan kontrol etmek ve zamana karşı hatasız hizmet etmek gerekecek. Bu yöntem şu an bile birçok dünya markasının hatta Türk markasının uyguladığı ve uygulamak zorunda oldukları bir yöntem. Fakat bunun tüm sektöre yayılacak şekilde gerçekleşmesi için daha yolumuz var. Ancak sektördeki başarılı firmaların varlığı lojistiğin parlak geleceğinin de habercisi. İyi örneklerden yola çıkarsak Türkiye lojistiğin gereğini ve değerini fark etmiştir. Tekstil ve hazır giyimin giderek küreselleşen yapısı bu gereği bir zorunluluk olarak da önümüze koymaktadır. İki sektörü bir araya getiren faaliyetlere imza atmalı ve önce önümüzdeki kavramsal engelleri temizlemeliyiz.”


Kritik nokta; son kullanıcı fiyatının minimuma indirilmesi

Üretim verimliliği ve karlılıkta lojistiğin önemi konusuna değinen Elements Tekstil Genel Müdürü Cemail Batuk; lojistiğin ürün, servis ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve istenen zamanda

doğru fiyatla, doğru miktarda temin edilmesi için, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama bilgilerinin birleştirilmesiyle oluşan bir proses bilimi olduğunu belirtti. Üretim ve pazarlama ile içi içe geçen lojistik hareketinin üretim siparişi alınmasıyla başladığını kaydeden Batuk, “Günümüz koşullarında müşteri ürünlerin hangi gün yükleneceği ile saat kaçta deposunda olacağı ile ilgilenmektedir. Sektörümüz için en kritik nokta son kullanıcı fiyatının minimuma indirilmesidir. İş potansiyelinin ve işbirliğinin genişlemesi her iki sektörün maliyetlerinin azaltılması için çok önemlidir” şeklinde konuştu.

Balnak Lojistik’in kuruluşunun tekstil sektörünün güçlü olduğu yıllara denk geldiğini kaydeden Balnak Lojistik Proje Yöneticisi Canan Payla, bu anlamda tekstil sektörünün Balnak’ın bugünlere gelişinde ve büyümesinde önemli katkıları olduğunu açıkladı. Tekstil lojistiğinden kazandıkları deneyim ve bilgi birikimini yine sektörün gelişmesi için kullandıklarını söyleyen Payla, tekstil ihracatında yaratılabilecek sinerjinin arayışı içerisinde olduklarını bildirdi.

Yüksek maliyetlerde ortak lojistik projeleri…

Koton İnsan Kaynakları Direktörü Cengiz Közükara ise ortak proje geliştirme konusuna değindi.

Koton’un, tasarladığı ürünlerin üretimlerini ve tedarikini sağlayıp, entegre bir lojistik uygulaması ile ürünleri istenilen noktaya gönderen bir perakendeci olarak faaliyet gösteren bir firma olduğunu ifade eden Gözükara; hızlı dönen ürün, organizasyonel verimlilik ve hedef pazarlarda ciddi şekilde büyümenin temel hedefleri olduğunu belirtti.

Yüzde 25 dış pazardan, yüzde 75 ise iç pazardan ürün tedariki sağladıklarını kaydeden Gözükara, 26 ülkeden satın alma operasyonları, 20 ülkeye de satış gerçekleştirdiklerini açıkladı. Bu satışların mağaza organizasyonlarıyla gerçekleştiğini söyleyen Gözükara, dünyada toplam 270 noktada satış gerçekleştirdiklerini, mağazalar ve lojistik merkezleri arasında yılda 13 milyon adet mal hareketi olduğunu bildirdi.

Ürünlerin lojistik merkezlerinden mağazalara lojistik firmaları tarafından sevk edildiğini ve bu sürenin yurt içinde 24 saat, yurtdışında ise 4 gün olduğunu ifade eden Gözükara, lojistik operasyonların tamamını outsource ettiklerini belirtti.

Gözükara, askılı ürün sevkıyatının yüksek maliyetli olduğunu, bu nedenle markaların biraraya gelerek, ortak bir lojistik projesi üretmesi gerektiğini kaydetti.

Firmaların yüzde 85’i taşımalarını kendileri yapıyor

Tekstilin Türkiye genelindeki ihracata katkısı ve lojistik hareketler üzerindeki payı üzerinde duran Ekol Lojistik Satış ve Müşteri Hizmetleri Grup Başkanı Hakan Çınar, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatına ilişkin verilerde AB’ye yapılan satışlarda önemli ölçüde bir artışın görüldüğünü, özellikle son katılan 12 ülkeye yönelik ihracatın yüzde 62,5 gibi önemli bir ölçüde artış gösterdiğini açıklayan Çınar, ancak bunların toplam tekstil ihracatı içindeki payının henüz yüzde 4’ler düzeyinde olduğunu bildirdi. Aynı sektör için 2007 yılı ilk 6 aylık verilerinde özellikle AB’ye yapılan ihracatlarda artışın sürdüğünü söyleyen Çınar, reel sektördeki firmaların rekabet gücünü oluşturmasına rağmen, stratejik hedefler belirlenirken lojistiğin gerektiği gibi kullanılmadığını ve birçok firma tarafından net olarak da anlaşılamadığını belirtti.

Türkiye’deki firmaların yüzde 80-85’e yakın bölümünün kendi lojistiklerini kendileri yaptığını, bunun depolamada yüzde 95 civarında olduğunu, yüzde 50’ye yakın kısmının ise dağıtımları kendi araçları ile bizzat yaptıklarını ifade eden Çınar; ancak firmaların, uluslararası taşımacılık ve gümrükleme tarafında outsource hizmetinden yararlandıklarını kaydetti.

Çınar, ürün hareketlerindeki mevsimsel değişimler ve sezon hareketlerindeki çeşitlilik ve dalgalanmalar, fason üretimlerin yapıldığı noktaların ana depolara uzak oluşu, depolamada sahalarının, temelde doğru istif şekillerinin uygulanamamasından ötürü depolama sahalarının verimsiz kullanılması ve metrekare israfları, dağınık depolama nedeniyle verimsiz veya atıl kullanılan işgücü gibi konuların tekstil sektörünün temel sıkıntılarından birkaçı olduğunu açıkladı.

Ayrıca ambalajlama standardizasyonu, ürün hareketlerinin optimizasyonu ve envanter yönetiminin tekstil firmalarının ilk etapta dikkat etmesi gereken önemli konuları oluşturduğunu belirten Çınar, “Firmaların pazar durumlarına göre depo yerlerini, sevkıyat planlarını, minimum-maksimum stok miktarlarını tespit etmeye çalışmaları, acil sevkıyatların minimize edilerek, devamında da toplam stok maliyetlerinin ve dağıtım maliyetlerinin azaltılmaya çalışmaları, sağlayabilecekleri diğer iyileştirmeler olarak görülebilir” dedi.

14 Aralık 2007 Cuma

Nakliyat Firmanın Orjinaliğinin anlaşılması?

  • İnternet web sitelerinde bulduğunuz evden eve nakliyat firmasının isim patentinin ve yetki belgesinin o firmaya ait olduğundan emin olunuz
  • Belgelerin okunabilir bir düzeyde internet web sitesinde yer alması
  • Firma ismi ile isim patentinin üstündeki firma isminin aynı olması gerekmektedir.

kaynak: www.evdenevenakliyattr.com

Nakliyat Rehberi

Artık googlede bütün zamanınızı harcayarak yaşadığınız ildeki nakliyat firmasını bulmanız kolaylaştı.
Evden eve Nakliyat TR adresli web sitesi artık bu hizmetini sizinle paylaşıyor.
sitede yer alan nakliyat firmaları kendi sektörlerinde ün yapmış ve kurumsal kimliklere sahiptir.

daha fazla söze gerek kalmadan incelemenizi tavsiye ederim.
web adres: www.evdenevenakliyattr.com
illere göre nakliyat rehberine burdan ulaşabilirsiniz http://www.evdenevenakliyattr.com/nakliyat-rehberi/istanbul-evden-eve-nakliyat.htm

"Sürdürülebilir Lojistik" Tartışıldı

image

Avrupa’nın geniş çaplı taşımacılık organizasyonu olan ve UTİKAD'ın da üyesi bulunduğu CLECAT'ın yıllık Freight Forwarders Konferansı 27 Kasım’da Brüksel'de yapıldı, Avrupa'da sürdürülebilir lojistik için yapılması gerekenler tartışıldı...

CLECAT’ın yıllık Freight Forwarders Konferansı Brüksel’de 27 Kasım’da yapıldı. CLECAT’ın bu yılki konferansı, AB Komisyonu’nun da yük nakliyesinde öncelikli hareket planı olan sürdürülebilir lojistiğe adandı. CLECAT, bu yılki konferansında Komisyon’un ulaştırma hareket planına Avrupa’daki sektör temsilcisi üyelerinin yanıtını sürdürülebilirliğe “evet” diyerek verdi.

Konferansın doğal temasının önemi çok sayıda konuşmacının katılımıyla kendini gösterdi. Konuşmacılardan AB Parlamentosu Ulaştırma Komisyonu’ndan Dirk Sterckx ile Inés Ayala Sender, DG Enerji ve Ulaştırma Genel Direktörü Matthias Ruete ve Intermodal Taşımacılık Forumu Genel Sekreteri Jack Short sürdürülebilir lojistiğin parametrelerine ve yapılması gerekenlere değindiler. CLECAT konferansına katılan çok sayıda yetkin konuşmacı lojistik sektörünün Avrupa’da rekabet için önemli olduğunun altını çizerek, bunun sürdürülebilir olması gerektiğine inandıklarını ve ancak bu yöndeki lojistik politikalarına destek vereceklerini kaydettiler.

CLECAT Başkanı Jean-Claude Delen konferansın açılış konuşmasında, ulaştırmada yaşanan şu anki değişim sürecinde sürdürülebilirliğin gerek politikacılar, gerekse iş çevrelerince tüm yönleriyle tartışıldığını kaydetti. Delen, lojistiğin ekonomiye etkisi ve hayat tarzımıza doğrudan yansımaları bazında politikacıların ajandalarında yerini aldığının altını çizerek, “tüketim ihtiyaçlarımızı istediğimiz anda ve istediğimiz yerde bizim için bulunduran oyuncular, bu hizmetlerinin devamlılığı için hizmet alt yapılarına da özen göstermeliler” dedi.

Hizmetlerin çevrenin üzerinde gerçekleştirildiğini hatırlatan Delen, lojistik süreçlerde etkin verimliliğin ancak çevreye olan saygıyla mümkün olabileceğini vurguladı.

Matthias Ruete ise, Komisyon’un ulaştırma hareket

Cilvegözü Gümrük Kapısı Tesisleri Açıldı

image

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından modernizasyonu yapılan Cilvegözü Gümrük Kapısı Tesisleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katıldığı bir törenle açıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan törende yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin restorasyon değil, adeta bir yeniden inşa dönemi yaşadığını belirterek, ''Türkiye ekonomisi iç ve dış krizlere karşı fevkalade dayanıklı, giderek daha fazla kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli projeler için tercih edilen istikrarlı, güvenilen bir ekonomi haline gelmiştir'' dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'ye açılan kapısı olan ve iki ülke arasında dostluk, kardeşlik ve ticaret ilişkilerinin köprüsü durumundaki Cilvegözü Gümrük Kapısı'ndaki hizmet binalarının hayırlı olması dileğinde bulundu.

Sınır kapılarını, Türkiye'nin yaşadığı dönüşüm ve değişime uygun hale getirme çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Erdoğan, TOBB ile yaptıkları anlaşma uyarınca yap-işlet-devret sistemiyle bunu gerçekleştirdiklerini söyledi. Sınır kapılarındaki çalışmaları bizzat bu işin içinde olan kesimlerle yürüttüklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

''Cilvegözü Sınır Kapısı'nın modernizasyonuyla, altyapıda yetersizlikler nedeniyle azalan yolcu ve araç trafiğinin ortadan kalkacağına inanıyoruz. Dost ve kardeş Suriye ile son yıllarda fevkalade olan ilişkilerimizin ileri düzeye ulaşmasında buranın önemli katkısı olacaktır. Amacımız, sınır kapılarımızın tamamını modernize etmektir. Sadece fiziki altyapının yinelenmesi söz konusu değildir. Bununla birlikte hizmet anlayışı ve kalitesinde de düzelme ortaya çıkmaktadır.”

13 Aralık 2007 Perşembe

Bilinen Nakliyat Firmaları

Evkur Nakliyat
Nilüfer Nakliyat
Transatlantik Nakliyat
Tuzcuoğlu Nakliyat
Hayrioğlu Nakliyat

yaptığı hizmetler arasında evden eve nakliyat, nakliyat, ev taşıma, depolama, ev taşıma, evden eve, kurumsal taşıma, ve bir çok hizmete yer vermektedir.

Kentsel Dönüşüm Raporu 25/9/2007

Zorunlu tahliyeler, ülke icinde yerinden edinme, kentsel dönüşüm
Trakya

Raporun geçerli olduğu tarih: 14 – 17 Eylül 2007

Türkiyede bir süreden beri çeşitli bölgelerde özellikle de büyük şehirlerde başlayan kentsel dönüşüm/kentsel yenileme/zorunlu tahliye, çeşitli gerekçelerle kentin belli bölgeleride geniş nüfusların yer değiştirmesi ve/veya değiştirmeye zorunlu kalması ile sonuçlanmaktadır. Bu durum Türkiye’ninde taraf olduğu çeşitli uluslar arası hukuk çerçevesinde ele alındığında hak ihlalleri olarak değerlendirilebilecek sonuçlara yol açmaktadır.

Bu çerçevede bir süreden beri bilindiği gibi Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Bursa, Çanakkale, İzmir, Yalova, Ereğli, İzmit yıkımların yaşandığı bölgeler olarak öne çıkarken, bu bölgelerde yaşayan insanların yerleşim yeri değişiklikleri ise takip edilemez, sosyal sorun alanları saptanamaz ve yasal olarak savunu alanları ise izlenemez ve sınırlı olarak destek verilmeye çalışılsa bile sistematik desteğe dönüşemez durumdadır.

Bütün bunların yanı sıra sadece Istanbulda kentsel dönüşümden etkilenen ve zorunlu tahliye sorunu ile geniş nüfusların, sınırlı sayıda gönüllü/ çoğunlukla gönülsüz ve zorunlu olarak yer değiştirdikleri veya değiştireceği bilinen semtler;

· Küçükbakkalköy,
· Selamsız,
· Kagıthane
· Gülsuyu gülensu,
· Sarıgöl
· Sulukule
· Tarlabaşı
· Dolapdere
· Hacıhüsrev
· Mimar Sinan,
· Silifkedir.

Yıkım gerekçeleri farklı olmakla birlikte sonuçlardan gidildiğinde İstanbul ve diğer illerde yoksul ve çeşitli olanaklara ulaşmada yoksun olan bu nedenle yasal sosyal haklarını arayamayan bu aile toplulukları, maruz kaldıkları haksız uygulamalar karşısında savunma yapamamakta, yol ve yöntem geliştirememektedir. Konu ile ilgili uzman ve aydınların azlığı, STK ların savunuculuk, organizasyon ve duyarlılık geliştirmede henüz çeşitli gerekçelerle yetersiz kalmaları ise sorunu gündeme getirecek ve kamoyunda duyarlılık oluşturacak, savunu oluşturacak çalışmaları zayıf kılmaktadır.

Söz konusu yıkımlar sonrasında yıkıma maruz kalan kimi bölgelerde mülk sahiplerine “kamulaştırma kararı” kapsamında ve/veya tahliyeye yönelik yerel yönetimlerin yasal çerçeveleri kapsamında belirlenen yıkım/enkaz bedeli veya kamulaştırma bedeli olarak ödemeler yapılmakta olsada, yıkım zedelerin çoğunluğu bakımından, bu tutarlar yeterli gelmemekte, tahliye sonrasında yeni bir yaşama başlamada sorun yaşadıkları kendi ifadelerinden ve bölge gözlemlerinden anlaşılmaktadır. Özellikle gelir seviyesi düşük bölgelerde ailelerin daha da yoksullaşması, yıkımlardan sonra çadır (Silivri bölgesinde olduğu gibi) enkazdan toplanan tahta ve tenekelerle yapılan barakalara (kagıthane ve küçükbakkalköyde olduğu gibi) yerleşmeye çalışarak yaşamlarını devam ettirmeyi zorlamaktadırlar. Üçüncü bir seçenek olarakta bu bölgelerde ailelerin bir kısmı özellikle trakya bölgeside bulunan çeşitli illere göç ederek yeni hayatlarını bu bölgelerde kurmaya çalıştıklarını bildirmişlerdir.

Yıkımlarda bir diğer ilgi çeken konu ise kitlesel nüfus hareketliliğinin gerçekleştiği bölgelerin çoğunlukla çingene/roman vatandaşların yaşadığı semtler olmasıdır. Bu semtlerde genel istihdam alanı ve geçim kaynaklarının, iyi ihtimalle müzisyenlik/çalgıcılık, küçük esnaflık, bunun yanı sıra hurda/kağıt toplayıcılığı, çiçek satıcılığı, hammalık, boyacılık gibi mesleklerden oluştuğu gözlenmiştir. Dolayısı ile sosyal güvencesi olmayan, düzenli geliri olmayan, tanımlı ve kayıtlı iş grubuna girmeyen, istihdam sorunundan ötürü eğitimde sürekliliğin sınırlı olduğu, eğitim seviyesi ve okur yazar oranının düşük olduğu, sağlık sorunlarının bölge nüfusunun yarısından fazlasını kapsadığı bu semtlerin sakinleri, kentin dışına itilerek zorunlu tahliye maruz kalmış ve belirsiz bir gelecek riski ile karşı karşıya bırakılmışlardır.

Rapora konu oluşturan Trakya bölgesi, özellikle Silivri, Küçük bakkal köy ve Kağıthane gibi İstanbuldan zorunlu tahliye mağduru ailelerin göçüne tanık olmaktadır. Zorunlu tahliyeye maruz kalan ve daha önce yaşadığı bölgede/şehirde yeni bir yaşam kurmayı ekonomik olanaksızlıklar nedeni ile beceremeyen bu aileler, genellikle Trakya bölgesindeki diğer çingene/roman vatandaşların (akraba ilişkileride belirleyicidir) yaşadığı bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır. Ziyaretler, yerinde gözlem ve ailelerle görüşme, kimi illerde ise Roman Dernek temsilcileri ile görüşmeler aracılığı ile gerçekleştirilmiştir.

Ziyaret güzergahı; Çorlu Kore mahallesi( Hıdırağa mahallesi), Lüleburgaz Dörtyol ağzı/Kuştepe mahallesi, Edirne Menzil Ahır/Kıyık/ Yıldırım mahallesi, Hayrabolu Şırnak mahallesi, Tekirdağ Aydoğdu mahallesidir.

Bu bölgelerde 2006 yılında İstanbulda yerinden edilen ve zorunlu tahliyeye maruz kalan gelir seviyesi düşük çingene/roman ailelerin gerek çadırlarda, gerekse o bölgede yaşayan yakınları aracılığı ile buldukları gecekondulara yerleştikleri gözlenmiştir.

Burada gözlenen ve kaynak kişilerden aktarılan temel sorunlar;
1- Yaşadıkları mevcut durum ve sonuçlarının gerekçeleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları,
2- Eğitim ve savunma eksikliğinden kaynaklı olarak yasal haklarını savunmada herhangi bir girişimlerinin olmaması,
3- Tahliye edildikleri bölgelerde konu ile ilgili herhangibir hukuksal destek alamamış olmaları ve/veya dava açtıkları zaman açmış oldukları davanın takibini yapamamaları, dava açmalarına paralel bir kac ay içinde eski yerleşim yerlerinden ayrılmak zorunda kalmaları ve adres değişikliğini bildirememeleri, dolayısı ile davalarının takibini yapamamış olmaları
4- Dava açmayan/açamayan çoğunluğun ise bu şekilde bir haklarının olduğundan dahi haberdar olmadıkları gözlenmiştir.
5- Trakyaya gelen ailelerin önemli bölümünün eski yerleşim yerlerinde hurda kağıt toplayıcılığı yaptıkları ve yeni yerleştikleri bölgelerde ise aynı işe devam etmeye çalıştıkları, bir kısmının hammalık yapmayıda denediği, ancak yeterli kazanç elde edemedikleri anlaşılmıştır.
6- Görüşmelerde ailelerin özelliklede kadınların, romatizma, bronşit, böbrek, karaciğer ve kalp rahatsızlıkları gibi tedavisi uzun dönem gerektiren hastalıkları tedavi ettiremedikleri, nedeleri arasında ise yeşil kart dışında sosyal güvencelerinin olmaması, bununla birlikte önemli bir kısmınında kayıtlarının yerel muhtarlıklarda yer almaması nedeni ile tedavilerini yapamadıkları ifade edilmiştir.

Öte yandan;
1- Lüleburgaz kuştepe mahallesi, Çorlu Kore mahallesinin yol kenarında bulunan sağlı sollu yerleşim birimleri, Edirne Kıyık mahallesi, Tekirdağ Aydoğdu mahallesi zorunlu tahliyeye maruz kalması beklenen çingene/roman mahalleleri arasında yer almaktadır
2- Bu mahallelerde var olan roman dernekleri ile yapılan görüşmelerde sürece karşı yeterli ilgiye sahip olmadıkları, yıkım kapsamında adı geçen mahalleleri kapsamadıkları, o mahallelerde yaşayan çingene/roman vatandaşları ise tanımadıkları, bu nedenle ilgisiz kaldıkları yapılan görüşmelerde anlaşılmıştır.
3- Bunun yanı sıra derneklerde hak arama, sorunlar karşısında kendini ifade etme, ortak hareket etmede bilgi eksikliği gözlenmiştir.
4- Yıkım kapsamında adı geçen mahallelerde ise görüşülen kişiler kendilerini ifade eden sivil toplum oluşumlarının olmadığı belirtmiştir.
5- Yıkım kapsamında adı geçen mahalleler, hurda/kağıt toplayıcılığı, hamallık ve yine derneklerin ifadesine göre “çeşitli gayrimeşru işler”le uğraş istihdam alanları olarak tanımlanmaktadır
6- Adı geçen mahalleler, –ki aynı zamanda, İstanbul’dan Kagıthane, Küçük bakkal köy ve Silivriden zorunlu tahliyeler sonrası göç alan bölgelerdir- yoksul ve eğitim seviyesi düşük, nüfus oranı yüksek, kötü koşullarda tek göz ve/veya 2 göz gecekondularda yaşayan, sosyal güvence, sağlık ve eğitim imkanlarına mağdur semtler olarak, ilgili belediyelerin yol (otoban) yapım, üniversite yapım, yeşil alan gibi gerekçelerle yıkım ve tahliye planında bulunan bölgelerdir.
7- Aydogdu mahallesinde mülk sahibi romanların bir kısmı tahliyeyi olumlu karşıladıklarını soylemişlerdir. Böylece mülklerine belediye tarafından yapılacak ödemenin, mevcut koşullarda kendileri satarlarsa alıcı tarafından yapılacak ödemeden fazla olacağı düşünmektedirler. Çünkü mahallelerinin çingene/roman mahallesi olması nedeni ile konut almak isteyen ailelerinde genelde çingene/roman olduğu ve gelir seviyelerinin düşük olmasından ötürü fazla para veremedikleri, ayrıcada mahallenin dışarından gelmek ve yerleşmek isteyenler için yine çingene/roman mahallesi olması nedeni ile cazip gelmediği, güven vermediği bu nedenden ötürüde mülklerinin karşılığının normal koşullarda düşük olduğu belirtilmiştir. Yıkımların Belediye tarafından kayda değer ödemeler yapılarak kendilerini de bekleyen olumsuz gelecekten kurtulacağı düşünmektedirler.
8- Yine bölgede görüşülen derneklerin bir kısmının mahallelerinde yaşayan vatandaşlarının sorunlarını taşımak, ifade etmek, savunmak yerine kurumsal sorunlar nedeni ile bölünme yaşamaktadır.
9- Yıkım söylentilerine ilişkin yaklaşımlarda ise değişkenlik görülmektedir. Kimilerinin bu söylentilerin kendi mahallelerini kapsamadığı “aşağı” yada “yukarı” mahalle dedikleri, gelir seviyesi daha düşük olan çingene/roman vatandaşların yaşadıkları bölgeleri kapsadığını, kendi mahallelerinde herkesin tapusu olması nedeni ile yıkımın yapılmasının imkansız olduğunu belirtmişlerdir.
10- Aynı kişilere Sultan mahallesi (Sulukule) örneği verildiğinde sessiz kalmışlardır. Tüm görüşülen kişiler Sultan mahallesi, Kagıthane, küçükbakkal köy ve Silivrideki yıkımlardan haberdar olduklarını belirtmişlerdir.
11- Yıkımdan doğrudan etkilenecek diğer mahalle sakinleri ise bu konuda umutsuz olduklarını, ne yapacaklarını bilmediklerini ifade etmişlerdir.

Sonuç:

Ülke içinde yerinden edinme meselesi olarak ele alınabilecek, zorunlu tahliye olarakta uluslar arası literatürde yer almış olan ve türkiye dışındada özellikle balkan ülkelerinde çingene/roman vatandaşların yaşadıkları semtlerde de karşılaşılan bu soruna ilişkin olarak genel izleme çalışması devam etmektedir.
Ağır sosyal sorunlara sahip olan bu semtlerde yaşayanlar çingene/roman vatandaşlar, mevcut durumları iyileştirileceğine, daha fazla mağdur bırakılarak insanlık dışı bir yaşama mahkum edilmektedirler. Bunun doğuracağı orta ve uzun vadede sosyal- politik sorunlar ise geçiştirilebilir, saklanabilir, kentin dışına itilerek görülmezden gelinir değil, aksine Türkiye’nin kendini ulusal ve uluslar arası alanda yeniden ifade etmeye başladığı bu dönemde insanlık inkarı ve reddi olarak görülmelidir. Varlıkları yok sayılan hatta kabul görmeyen çingene/roman vatandaşlar tüm çaresizliklerine ve itirazlarına rağmen başta büyük şehirler olmak üzere Türkiye’nin pek çok kentinde zorunlu tahliye ile yer değiştirmeye zorunlu bırakılmaktadırlar. Soz konusu uygulama hükümet tarafından politik gerekçeler dışında tanımlansada ve gerekçeler buna uygun yasalarla desteklensede (kentsel yenileme/dönüşüm/gecekondu iskan kanunu vb.), sonuçları bakımından yıkımlar ve zorunlu tahliye orta vadede siyasallaşmaya açık durmaktadır. Zorunlu tahliye zorunlu suça yönelme ve ortak yaşama koşullarının bu insanların aleyhine işlemesi anlamına gelmektedir

Sorun tek başına kentin yeniden yapılandırılması değil, bu sürecin gerekli katılım sağlanarak ve insanların eşit vatandaşlık hakları, hukuka ve kendini savunmaya erişim, eğitim, sağlık, barınma ve sosyal haklar olarakta tanımlanan temel insan haklarına erişimde engellenmeleri olarak seyretmektedir.

istanbul tarihi

İstanbul'un tarihi, coğrafi durumu ile çok
yakından ilgilidir. Şehirde daha tarih öncesi çağlara ait bir takım yerleşim bölgeleri olduğu tespit edilmiştir. 1942 - 1952 yılları arasında Kadıköy çevresindeki Fikir Tepesinde yapılan kazılar sırasında M.Ö. 3.000 yılına ait bir takım aletler, iskeletler bulunmuştur.

Bu durum İstanbul'un Asya kıyılarında o çağlarda insanların yaşadığını açıkça ortaya koymaktadır. Rumeli tarafında da kazılar yapılacak olursa buralarda da çok eski çağlardan kalma çeşitli kalıntılara rastlanacağı sanılmaktadır.

Bugünkü İstanbul şehirlerinin çekirdeğinin yani Haliç'in güneyinde kalan parçanın ilk sakinleri Trak'lardı. Fenikeliler ise Kadıköy'ünde yerleşmişlerdi. Bilindiği gibi Traklar Hint-Avrupa Fenikeliler ise Sami ırklarındandır. Yunanlılara göre; Yunanistan'ın Megara şehrindeki Byzas'ın yönetimindeki bir Yunanlınlar kafilesi M.Ö. 658'de bugünkü Srayburnu'na gelip yerleştiler. Bundan sonraki yüzyıllarda şehir yavaş yavaş ikinci derecede bir liman ve ticaret şehri olmaya yüz tuttu. Roma egemenliği altında iç bağımsızlığını koruyan bu ticaret şehri, ancak M.S. II. yüzyılda bir Roma sitesi oldu.

İmparator Konstantin, 325'te yeni ve büyük bir şehir yapımına girişti.11 Mayıs 330'da bu şehir kesin olarak Roma'nın yerine dünya imparatorluğunun başkenti oldu. Daha Konstantin devrinde şehrin nüfusu 200.000'i geçti. Fakat birkaç milyonluk Roma'nın kalabalıklığına ve büyüklüğüne erişmekten uzak bulunuyordu. 395'te imparatorluk ikiye ayrılınca İstanbul Doğu İmparatorluğu' nun başkenti oldu. Justinianus devrinde yani VI. Yüzyılda nüfusu milyonu aştı, dünyanın en büyük şehri haline geldi. VII. Yüzyılın sonundan başlayarak Bağdat nüfusu, büyüklüğü ve zenginliği bakımından İstanbul'u geride bıraktıysa da , şehir hiçbir zaman milyonu aşan nüfusunu kaybetmedi. Ancak Latinler' in işgalinde bu büyük nüfus dağıldı.

Asya'da ki imparatorluklarının yıkılması üzerine Avrupa'ya gelen ve bu kıtanın en büyük kısmında olan Hun Türklerinin hakanı Atilla, 447'de Büyükçekmece'ye kadar geldi; fakat Bizans'ı yıllık bir vergiye bağladıktan sonra geri döndü. Hun' lardan sonra gene Asya da ki imparatorluk tahtını kaybeden Avar (Apar) Türkleri Avrupa'ya geldiler ve 616'da İstanbul'un önlerine kadar ilerlediler. 626 yılında Avarlar'ın şehri kuşatması, tarih boyunca Bizans'ın karşılaştığı en önemli tehlikelerden birini meydana getirdi. Kadıköy ve Üsküdar tarafından da İranlılar (Sasaniler) bu kuşatmaya katılıyorlardı. Büyük şans esri olarak Bizans bu kuşatmayı ağır şartlarla atlattı.

İslam dinin ortaya çıkmasından sonra Arapların başlıca hedeflerinden biride İstanbul oldu. 668-669 kuşatması gelecekteki halife Yezid'in başkomutanlığı altında yapıldı. 665'te Bizans donanmasını yok eden İslam donanması bu kuşatmaya açık bir kapı hazırlamıştı. Bu sefere Peygamberin bayraktarı Halid İbni Zeyd (Ebu Eyyubu'l-Ensari) ve Peygamberin birçok arkadaşı katıldı. Bu kuşatmadan bir sonuç çıkmayınca Halife Muaviye, 673-674'te şehri bir kere daha karadan kuşattırdı. Araplar Kapıdağı yarımadasında üslenerek tam yedi yıl sefer mevsiminde İstanbul önlerinde göründüler. Fakat bileşimi yalnız Bizanslılar tarafından biline "Rum Ateşi" yüzünden bir sonuç çıkmadı. 713-714'te tekrar Prens Mesleme, tekrar İstanbul'u kuşattı. Bu kuşatma Bizans'ı yıkılma tehlikesiyle yüz yüze getirdi. Arapların şehri alması ve Avrupa'ya hakim olması bir gün meselesi sayıldı. Fakat İmparator Leon'un enerjisi durumu kurtardı. Bu kuşatma Avrupa tarihinin dönüm noktalarından biri sayılır.781'de gelecekteki halife Harunureşid'te şehri kuşattı; fakat yıllık vergi karşılığında geri çekildi.

Bundan sonra Bulgar Türkleri, İstanbul için en büyük tehlike teşkil etti.813'te Kurum Han, Bizans ordusunu Edirne meydan savaşında yok ettikten sonra, şehri kuşattı. Fakat kat kat surlarının ululuğu ve dayanıklılığı Bizans'ı gene kurtardı. 1090'da başka bir Türk topluluğu, Peçenekler Çekmece'ye kadar geldiler.
Malazgirt'ten birkaç yıl sonra Selçuklu Türkleri Üsküdar'a kadar geldiler ve İznik'i Türkiye'nin başkenti yaptılar; fakat Avrupa'ya geçemediler. Birinci Haçlı seferi Bizans'ı Selçuk Türklerinden kurtardı. Ve Bizans'ın Türkler tarafından fethini 3,5 yıl geriye itti.

16 Nisan 1204'te, Bizans'ı Türklerin elinden kurtarmak emeliyle hazırlanan Haçlı Seferinin dördüncüsü, özellikle Bizans'a yöneldi. Şehrin heybeti ve zenginliği karşısında gözleri kamaşan fakir Avrupalılar, İstanbul'u şiddetli bir savaştan sonra aldılar. Tarihte ilk defa olarak şehre barbarlar egemen oldular. Milyonluk şehir en müthiş yağma, katil ve saldırılarla karşılaştı ve zenginliğinin büyük kısmını kaybetti. On binlerce elyazması yakıldı. Kiliseler son şamdanlarına kadar yağmalandı. On binlerce İstanbullu kılıçtan geçirildi. Kadınlar saldırıya uğradı. Bütün bu hareketlere yalnız savaşçılar değil, Latin Rahipleride katıldı. İznik'e sığınan Bizans İmparatorluğu başkentini Latinler'in elinden almak için amansız bir mücadeleye girişti. Latinler İstanbul'da bir imparatorluk kurdular ve tahtı bir Fransız Hanedanına verdiler. Sonunda 1261'de Paleologoslar'ın idaresindeki Bizanslılar İstanbul'dan Latinleri kovdular. İmparatorluğun başkenti İznik'ten tekrar İstanbul'a nakledildi. Fakat bu dönemde şehrin nüfusu tahminlere göre yarım milyondan da aşağıya düşmüştü. Bununla beraber -İspanya'da ki Arap şehirleri hariç- Avrupa'nın en büyük şehri idi. Bu devre kadar Hıristiyan Avrupa'da hiçbir şehrin nüfusu 150.000'i aşmamıştır.

Bundan sonra Bizans, Osmanlı Türkleri ile karşı karşıya kaldı. Daha sonra Orhan bey Üsküdar'a geldi. İmparator ile pek sıkı ilişkiler kurdu. 1390 baharında Orhan Gazi'nin torunu Yıldırım Bayezit, şehri kuşattı fakat ağır vergi karşılığında kuşatmayı kaldırdı. Yıldırım'ın İstanbul'u almak azim ve kararı kesindi. Ancak Timur olayı bu fethi yarım yüzyıl geride bıraktı. 1396'da Türkleri Avrupa'dan sürmek ve Bizans'ı kurtarmak için gelen bütün Avrupa devletlerinin kuvvetlerinden meydana gelmiş büyük Haçlı ordusunu yok eden yıldırım Anadolu Hisarı'nı yaptırdı ve 1397'de şehri kuşattı. Fakat kuşatma savaşına girmedi; büyük Türk birliklerini şehre bağlamak istemedi. Uzun süren bir abluka ile Bursa gibi İstanbul'un da boyun eğip teslim olacağını düşündü. Bizans bu durumdayken Timur, 1402'de Yıldırım'ı yendi.

Yıldırım'ın oğlu Musa Çelebi, 1411'de İstanbul'u kuşattıysa da alamadı. Yıldırım'ın torunu II. Murat'ın 1422'nin 15 haziranından 24 ağustosuna kadar süren pek şiddetli savaşlara sahne olan kuşatması, artık şehrin son günlerini yaşadığını gösterdi. Anadolu'da bir ayaklanma olması, Bizans'ı bu defada kurtardı. Fakat II. Murat'ın oğlu II. Mehmet, şehri almayı hemen hemen bir sabit fikir haline getirmişti. 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u alarak Ortaçağ'a son verdi.

12 Aralık 2007 Çarşamba

SpeNak Yük Borsası nedir ?

SpeNak Yük Borsası nedir ?

Spenak Freight & Truck, Avrupa ve Asya ülkelerinden toplam 45 Ülkede kullanılan en büyük uluslararası lojistik platfomudur.

Amacı yük sahipleri ile taşımacılık yapan nakliye, forwarder ve lojistik şirketlerini internet platfomunda buluşturup birbirleri arasında SPOT yük ve bos araç alış verişini sağlamaktadır.

Taşımacılık sektöründe hizmet alan ve veren firmalar, bu Spot yük ve bos araç alış verişini 24 Saat / 7 Gün boyunca SpeNak Freight & Truck Yük Borsası üzerinden online olarak gerçekleştirmektedirler.

SpeNak Freight & Truck modern E-Commerce teknolojisi ile kullanımı çok basite indirilmiştir.Tüm üyelerimiz SpeNak sistemini rahatça kullanabilmekte olup anında yeni yükleri, boş araçları ve lojistik sektöründeki iş ilanlarını görebilmektedir. Taşımacılık alanında sizlere üstün kolaylıklar sağlayarak sizin üzerinizdeki iş yükünü hafifletiyor.

Ayrıca SpeNak Lojistik ve Taşımacılık sektöründe iş arayan elemanların CV’lerinin ve eleman arayan şirketlerin iş ilanlarının bulunduğu, lojistik sektörüne hitap eden bir internet platformudur.


Kimler SpeNak Freight & Truck Borsasını kullanıyor?

SpeNak Freight & Truck Borsasını taşımacılık ve lojistik sektörüyle ilgilenen ve uğraşan tüm firmalar kullanmaktadır.

  • İthalat / İhracat yapan firmalar,
  • Üretici ve ticari firmalar,
  • Yurtiçi nakliyesi olan sanayi firmaları,
  • Uluslararası nakliye firmaları,
  • Yurtiçi nakliye yapan taşımacı firmalar
  • Forwarder şirketleri


Neden SpeNak?

  • Avrupa ve Asya’da kullanılan en büyük lojistik platform olması,
  • 45 Ülkede kullanılan Uluslararası borsa olma özelliği,
  • 18 farklı dilde kullanım özelliği,
  • 24 Saat / 7 gün Online olabilme özelliği,
  • Program dilinin basit ve anlaşılır olması,
  • Yükleyici Firma ve Sanayi kuruluşların direk yük verebildiği tek yük borsa olması,
  • Pazarlama faaliyetlerinizi platform üzerinden yaparak yeni müşteriler kazanma imkanı,
  • Uluslararası Şirketler ile işbirliği imkanı,
  • Değişik ülkelerden yeni partnerler/acenteler bulma ve işbirliği imkanı,
  • Şirketinizin Uluslararası tanıtımını yapma imkanı,
  • Yurtdışı ve Yurtiçi Nakliye navlun ücretlerini anında görebilme imkanı,
  • Yüzlerce boş tırlar arasindan en cazip olanını seçebilme imkanı,
  • Yüzlerce yükten en iyi fiyatlı yükleri seçebilme imkanı,
  • Her türlü taşıma modülünü aynı platform üzerinden bulma imkanı,
  • Lojistik sektörel haberleri anında yayınlaması,
  • Lojistik kariyer yapmak isteyen kişilere daha iyi iş bulma firsatı yine bu platformda,
  • Şirketinizin kaliteli personel ihtiyacınızı bu platformdan online iş ilanı verme imkanı,
  • Lojistik grup şirketlerin online olarak ortak çalışma özelliği ve kendi aralarında bilgi transferinin yapılması ,
  • Borsanın şeffaf olması ve her yeni üyeyi anında sitede yayınlaması,
  • Çözüm odaklı müşteri hizmetleri,
  • Üyelerinin seçilmiş olması,
  • Üyelik ücretinin rakiplerine göre çok uygun olması, Spenak Freight & Truck Yük Borsası kullanımı basit, anlaşılır ve daha önemlisi bunların hepsini ucuz bir üyelik ücretiyle kullanabiliyorsunuz.

İşte tüm bu yukarıdaki özelliklerin hepsinin SpeNak Freight & Truck Platformunda gerçekleşmesi nedeniyle SpeNak rakiplerinden çok farklıdır.

SpeNak Freight & Truck

Somtrans Uluslararası Nakliyat


Uluslararası Forwarding & Lojistik Servisler


Somtrans Uluslararası Nakliyat mümkün olan en iyi hizmeti sunmakla beraber; müşterilerine ithalat ve ihracat ile ilgili tüm bilgi akışını sağlayan bir uluslar arası nakliye firmasıdır.

Strateji ve politikamız; hızla gelişen dünya ile birlikte var olan bilgi birikimimizi geliştirmek buna paralel olarak da hizmet sınırlarımızı genişletmektir.Bu hedefin çıkış noktası müşteri memnuniyetidir.

Uluslararası nakliyatın her cephesinde bilgi sahibi olan kadromuz motivasyon,tecrübe ve iyi eğitimleriyle birer “Nakliye Uzmanları”’dırlar.

Kadromuz dünyanın her yerine en iyi servisi, en güvenli şekilde, en uygun fiyata, kaliteden ödün vermeden sunabilmektedir.

Türkiye'de Lojistik Eğitimi

Lojistik eğitimi Türkiye için oldukça önem arz eden bir yere gelmiştir. Tüm ürün veya hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan lojistik maliyetlerin kontrolü, yönetilmesi ve optimum seviyelerde tutulması akademik olarak takip edilmekte ve çeşitli yaklaşımlar ile sürece katkı sağlanması hedeflenmektedir. Bu amaçla akademik eğitim vermek üzere İstanbul Üniversitesi bünyesinde Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulukurulmuştur.


ayrıca İstanbul Ticaret Üniversitesi,Yeditepe Üniversitesi,İstanbul Aydın Üniversitesi,okan Üniversitesinde de Lojistik bölümü bulunmaktadır. Ayrıca İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde Lojistik Yönetimi adıyla açılan ilk lisans programı bulunmaktadır.



kaynak: wikipedia

Lojistik

Lojistik ürün, servis ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve istenen zamanda temin edilmesi için bir araç olarak tanımlanabilir. Herhangi bir pazarlama veya üretim organizasyonunun lojistik destek olmadan başarılması çok zordur. Lojistik, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama bilgilerinin birleştirilmesini kapsar. Lojistik işletme sorumluluğu, hammaddenin coğrafik konumlanması, prosesin işletilmesi ve ihtiyaçların mümkün olan en düşük maliyetle karşılanarak işin bitirilmesidir.

Lojistik kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre anlamı, geri hizmet olarak verilmiştir. Genel olarak, lojistik mühendisliğin makina sistemlerinden ziyade insan sistemleri ile ilgilenen bir branşı olarak görülür.



kaynak: wikipedia

Orduya Dev Nakliye Helikopteri Geliyor

Orduya Dev Nakliye Helikopteri Geliyor

Haber:  Orduya Dev Nakliye Helikopteri Geliyor
Resmi büyütmek için tıklayın

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Düzenleyeceği Askeri Harekatlara Güç Kazandırmak Amacıyla Chinook (Ch-47) Tipi Dev Nakliye Helikopterlerinin Alınması Planlanıyor.


Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) düzenleyeceği askeri harekatlara güç kazandırmak amacıyla Chinook (CH-47) tipi dev nakliye helikopterlerinin alınması planlanıyor.

A.A muhabirinin aldığı bilgiye göre, ordunun ağır nakliye helikopteri ihtiyacını karşılamak üzere yapılacak ihale çerçevesinde, aday firmalardan teklif talebi isteneceği, projenin bir numaralı adayının ise Boeing üretimi CH-47 Chinook tipi helikopterler olduğu belirtiliyor.



Halen 16 ülke tarafından kullanılan ve dünyanın en etkili ağır nakliye helikopterlerinin başında gelen Chinook helikopterleri, çift motor ile gelişmiş rotor (helikopterlerin pervanelerini sağa, sola, arkaya ve ileriye doğru hareket ettiren sistem) sistemine sahip bulunuyor.

Arka taraftaki rotor hem kalkmayı hem de ilerlemeyi sağlıyor. Saatteki maksimum hızı 315 km olan Chinook'un ana görevleri, askeri birlik, topçu ünitesi ve mühimmat taşımak.

''Uçan Kale'' olarak da isimlendirilen Chinook helikopterleri, çelik halatlarla, uzun menzilli ağır top, jeep ve kamyon dahil ağır askeri araçlar ve F-16 savaş uçağını dahi taşıyabiliyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri, yük taşıma ihtiyacını bugüne kadar Blackhawk ve Cougar tipi helikopterleriyle sağladı.

Ancak, Chinook dışındaki genel maksat helikopterlerinin asker ve askeri mühimmat taşıma kapasitelerinin yeterli olmadığına işaret ediliyor.

Chinook tipi ağır yük helikopterleri ise 60 askerin yanı sıra çok ağır yükleri uzun mesafelere götürebiliyor.

Savunma sanayi uzmanlarına göre, gerek bakım maliyetlerinin daha düşük olması, gerekse Türkiye coğrafi yapısına uygun olması nedeniyle, Chinook modelinin tercih edilmesi olasılığı ağır basıyor. (Anadolu Ajansı) 04.12.2007 11:45 [1120638]

kaynak Haberler.com

Lojistik köyler her çevreden ilgi görüyor

Lojistik köyler her çevreden ilgi görüyor

Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Dr. Can Fuat Gürlesel’e göre de lojistik köylerle Türkiye kazanacak

11.12.2007

Türkiye, 2023 yılında ihracatını 500 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Bu hedefin üzerinde gerçekleşeceği yüzeyin organizasyonu lojistiğin doğrudan ilgi alanına giriyor. Kısacası, yük terminalleri, modal bağlantı hatları-ağları depolar, antrepolar, limanlar tasarlanıp inşa ediliyor veya yeniden düzenleniyor.

Türkiye’nin bu hedefe ulaşması için nasıl bir yapılanmaya gitmesi gerektiği sorusu dünyadaki örnekleriyle ele alındığından beri lojistik köyler gündeme geldi. Son birkaç yıldır gerek Ulaştırma Bakanlığı, gerek Dış Ticaret Müsteşarlığı, gerekse sektör kuruluşlarının gündeminde olan lojistik köylere başka çevrelerden de yoğun ilgi olduğu görüldü.


Konuya ilgi gösterenlerden birisi de Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Dr. Can Fuat Gürlesel oldu. Gürlesel, Yeni Şafak’tan Şüktüllah Dolu’nun hanberine göre, Gürlesel görüşlerini açıkladı. Lojistik köylerin ve lojistik serbest bölgelerin kurulacağını belirten Dr. Can Fuat Gürlesel, "Bu müthiş bir gelişme alanı" dedi. Gürlesel, "Türkiye hem büyüyen kendi ekonomisine bağlı olarak hem de Avrupa ile Asya arasında bir köprü olması itibariyle taşımacılık ve lojistik sektörünü ilk defa planlamaya başladı. Dış Ticaret Müsteşarlığı da Lojistik Serbest Bölgeler kuruyor" dedi. Dış ticarete cevap vermek üzere 2010'a kadar 11 lojistik köy kurulacağını belirten Gürlesel, taşınabilir yükün 2006'da 213 milyon ton olduğunu belirtti.

Trans-Atlantik konteyner tarifelerinde artış

Trans-Atlantik konteyner tarifelerinde artış
Latin Amerika-Kuzey Avrupa konteyner taşıma tarifeleri 1 Ocak 2008’den itibaren yükselecek
Lojistik Haber
11.12.2007

Latin Amerika konteyner taşımacılığının ele alındığı ESPMC-WITASS konferansında, bu hattaki tarifelerin 2008’de artacağı açıklandı.

Amerika’nın batı kıyısından (WCSA) Kuzey Avrupa’ya ve Karaiblerin doğu kıyısın, Merkezi Amerika’dan (ECCA) Kuzey Avrupa’ya konteyner taşımacılığında tarifeler değişecek. AB’nin yasal düzenleme çerçevesi olan 4056/86. altında düzenlenen ESPMC-WITASS konferansında tarifelerin değişim oranları da verildi.

WCSA-Kuzey Avrupa fiyat artışı

Chile and Peru

January 1, 2008

$350 per 20-foot container

$450 per 40-foot container

Ecuador

January 1, 2008

$150 per 20-foot container

$250 per 40-foot container

Peak season surcharge (Chile only)

March 1 to June 30, 2008

$200 per 20-foot container

$300 per 40-foot container

Karaibler/ECCA –Kuzey Avrupa fiyat artışları

Dry cargo

January 15, 2008

$75 per TEU

April 1, 2008

$75 per TEU

Reefer cargo

January 15, 2008

$150 per TEU

Peak
season surcharge

February 15, 2008 until June 30, 2008

$175 per TEU (dry and reefer cargo)
Kaynak: CSCİ

Evkur evden eve nakliyat firma telefonları


MERKEZ

Mehmet Şevki Paşa Cd. İbar Apt. No: 6 D: 4 ÜstBostancı / İstanbul
Merkez Tel : (0216) 380 27 17 - 373 76 11 -410 47 58


ŞUBE

Şube Tel : (0212) 211 03 81
Şirket GSM : 0532 341 78 80



mail adres: info@evkurnakliyat.com.tr




Nilüfer Evden eve Nakliyat Firma profil

EVDEN EVE NAKLİYAT 1969 yılından itibaren evden eve nakliyat, şirket, piyano, değerli eşyaların taşınması alanlarında faaliyete başlayan şirketimiz kendini her geçen gün yenileyerek günümüz taşımacılık gereksinimlerine uygun şartlarda hizmet vermeye devam etmektedir.

Şirketimiz 1975 yılından itibaren şehirlerarası taşımacılık alanına da müşterilerinden gelen talepler neticesinde girmiştir.
Yıl 1990 lara gelindiğinde ekonomin gelişmesine paralel olarak Kurumsal alanladaki taleplere cevap verebilmek amacıyla kurumsal taşımacılığa yönelmiştir.

Şu an siz değerli müşterilerimizin taleplerine geniş araç filosu ile en kaliteli hizmeti vermeye çalışmaktayız....

Öneri ve şikayetleriniz için....... info@nilufernakliyat.com

kurumsal web sitesi www.nilufernakliyat.com

evden eve nakliyat Hizmetleri ile Evkur Nakliyat

Evden eve Nakliyat Hizmetleri ile Evkur Nakliyat istanbul şubesi ile hizmetinizde..

sunulan hizmetler.

*evden eve nakliyat*
*depolama*
*ofis taşıma*
*kurumsal taşıma*

istanbuldan bütün illere nakliyat hizmeti sunmaktadır.

http://www.evkurnakliyat.com.tr kurumsal web sitesi

Evkur Nakliyat Firma Profil

Misyonumuz
  • Taşınmadan 24 saat önce buzdolabının defrost edilmesi,
  • Müşterisine değer verir, saygı duyar,
  • Verdiği hizmetin tam sorumluluğunu taşır•Müşterisiyle devamlı, hızlı ve sağlıklı ilişki kurar,
  • Müşterilerine sadece yapabileceği sözü verir,her defasında verdiği sözden fazlasını gerçekleştirir,
  • Yeni müşterilerini kazanmak için, mevcut müşterilerinin mutluluğunu devam ettirmenin öncelik taşıdığını bilir,
  • Müşterisine verdiği hizmette hem tedbirli hem de iş bitiricidir,
  • Müşterisine devamlı yüksek kalitede ve organize hizmet vermeyi ilke edinmiştir,
  • Müşterisinin acil işlerine öncelik verir,
  • Hizmette kaliteden hiçbir şart altında taviz vermez,
  • Müşterilerinin saklı tutulması gereken bilgilerini kesinlikle gizli tutar,


  • Vizyonumuz
  • Şirket faaliyetlerinde modern teknolojiyi kullanır,
  • Sürekli kendini inceler, kritik eder, değerlendirir, iyileştirir, yeniler ve kendisiyle rekabet eder,
  • Personelinin çalışkan, dürüst, uyumlu, ahlaklı ve yaratıcı olmasına özen gösterir,
  • Hiçbir kaynağı israf etmez, modern tasarruf ilkelerine uyar,
  • Bölgesel teşkilatlanmaya, özerk yönetime ve merkezi denetime önem verir,
  • Kanunların öngördüğü hukuki, idari ve mali zorunlulukların tamamını yerine getirir,
  • İş ve toplum ahlakı kurallarına titizlikle uyar,

  • Güven Dolu Hizmet İçin Artık Beklemeyin,

    www.evkurnakliyat.com.tr kurumsal web sitesi