evden eve nakliyat hizmetleri

15 Aralık 2007 Cumartesi

Tekstilde Lojistik Yeterince Verimli Kullanılmıyor

Tekstilde Lojistik Yeterince Verimli Kullanılmıyor

Logistics Institute Turkey (L.I.T) tarafından İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları (İTKİB) işbirliğiyle düzenlenen ‘Tekstil ve Hazır Giyim Lojistiği İş Konferansı’07, 11 Eylül 2007 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Balnak Logistics Group ve Ekol Lojistik’in ana sponsor olduğu konferansta, ‘Rekabet Gücünün Artırılması İçin Lojistik Açılımlar’, ‘Lojistik Uygulama Örnekleri’, ‘Küresel Rekabette Lojistik’ ana başlıkları tartışıldı.

Tekstil firmalarının genel müdürleri, yönetim kurulu başkanları, lojistik ve satın alma müdürleri, lojistik firmaları yöneticilerini biraya getiren konferansın açılış konuşmaları; L.I.T Başkanı Arif Adnan Almeman, Balnak Lojistik İş Geliştirme Koordinatörü Emre Yenal, Ekol Lojistik Genel Müdür Vekili Cem Kumuk ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçılar Birliği (İHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu tarafından gerçekleştirildi.

Lojistik hizmet sunucuların tekstil sektöründeki müşterilerini de elde tutmaları için lojistiği iyi anlayıp, iyi yönetmeleri gerektiğini vurgulayan L.I.T Başkanı Arif Adnan Almeman, lojistiğin sadece ürünlerin hareketlerini değil, bilgi ve para hareketlerini de yönetmesi bakımından büyük önem taşıdığını bildirdi.

Balnak’ın özellikle hazır giyim, tekstil ve perakende lojistiğinde uzmanlaştığını söyleyen Balnak Lojistik İş Geliştirme Koordinatörü Emre Yenal, rekabet ortamında gelişen teknoloji ile kalite ve müşteri memnuniyeti arayışlarının iş yapış süreçlerinde önemli değişimler doğurduğunu vurguladı.



Zincirin doğru yönetilmesi için firmalar arasındaki iletişim önem kazanıyor

Lojistik ortaklara kolay karar verilmediğini ifade eden Yenal, ihtiyaçların ve iş süreçlerinin uzun uzun konuşulup tanımlanması gerektiğinin altını çizdi.

Tekstil imalatçılarının ortak ihtiyacının imal edilen ürünlerin en hızlı şekilde müşterilerine ulaştırmak, müşterinin de ihtiyacının o ürünleri en hızlı şekilde satışa sokmak olduğunu belirten Yenal, bu anlamda Türkiye’deki imalatçıların çok büyük baskı altında olduklarını kaydetti. Buradaki teşhisin iyi yapılması gerektiğini vurgulayan Yenal, imalatçıların lojistikten tek amacının nakliye olmaması gerektiğini açıkladı. Yurtdışındaki mağazalara direk sevkıyat gibi faaliyetlerin yapılması gerektiğini bildiren Yenal, ortak yapılacak çalışmalar ile imalatçının, lojistikçinin ve müşterinin oturup beraber fikir paylaşması gerektiğinin altını çizdi.

Ekol Lojistik Genel Müdür Vekili Cem Kumuk ise önceden lojistiğin aracın yönetimi anlamına geldiğini, günümüzde ise bu algılamanın değişerek yükün yönetimi anlamına geldiğini söyledi.

1980’li ve 1990’lı yıllarda tekstil lojistiği dendiğinde ürünün A noktasından B noktasına taşınma anlamına geldiğini, bu taşımanın da genelde uluslararası olduğunu hatırlatan Kumuk, artık tüm süreçlerin değiştiğini ifade etti. Günümüzde A noktasında yerleşik olan bir alıcının B ülkesi ve noktasındaki satıcıdan aldığı bir ürünü C noktası ve ülkesinde üretip, D noktasına ulaştırabildiğini belirten Kumuk, dolayısıyla coğrafi farklılığın hiçbir öneminin kalmadığını, artık dünyanın bu anlamda düz olduğunu kaydetti.

İletişim sistemlerinin tedarik zinciri yönetimi üzerinde çok büyük etkiye sahip olduğunu bildiren Kumuk, doğru iletişim kurmanın müşteri beklentilerini anlamada önemli olduğunu açıkladı.



Orakçıoğlu: “Türkiye lojistiğin gereğini ve değerini fark etmiştir”

Türkiye’de pek çok konuda olduğu gibi lojistik alanında da gece ile gündüzün bir arada yaşandığını ifade eden İHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, bir tarafta tedarik zinciri yönetimi konusunda dünya standartlarını zorlayan firmalar diğer tarafta ise nakliye ile lojistiği birbirinden ayıramayan kesimler bulunduğunu söyledi. Yine bir tarafta küresel üretim konusunda fikir sahibi sanayiciler varken diğer tarafta atölyeden çıkmayan geleneksel üreticiler olduğunu ifade eden Orakçıoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bir gün öyle bir noktaya geleceğiz ki tek bir ürün için onlarca farklı noktadan girdi tedarik etmek, bunun zamanlama ve uygulamasını tek kafadan kontrol etmek ve zamana karşı hatasız hizmet etmek gerekecek. Bu yöntem şu an bile birçok dünya markasının hatta Türk markasının uyguladığı ve uygulamak zorunda oldukları bir yöntem. Fakat bunun tüm sektöre yayılacak şekilde gerçekleşmesi için daha yolumuz var. Ancak sektördeki başarılı firmaların varlığı lojistiğin parlak geleceğinin de habercisi. İyi örneklerden yola çıkarsak Türkiye lojistiğin gereğini ve değerini fark etmiştir. Tekstil ve hazır giyimin giderek küreselleşen yapısı bu gereği bir zorunluluk olarak da önümüze koymaktadır. İki sektörü bir araya getiren faaliyetlere imza atmalı ve önce önümüzdeki kavramsal engelleri temizlemeliyiz.”


Kritik nokta; son kullanıcı fiyatının minimuma indirilmesi

Üretim verimliliği ve karlılıkta lojistiğin önemi konusuna değinen Elements Tekstil Genel Müdürü Cemail Batuk; lojistiğin ürün, servis ve insan gibi kaynakların, ihtiyaç duyulan yerde ve istenen zamanda

doğru fiyatla, doğru miktarda temin edilmesi için, nakliye, envanter, depolama, malzeme idaresi ve ambalajlama bilgilerinin birleştirilmesiyle oluşan bir proses bilimi olduğunu belirtti. Üretim ve pazarlama ile içi içe geçen lojistik hareketinin üretim siparişi alınmasıyla başladığını kaydeden Batuk, “Günümüz koşullarında müşteri ürünlerin hangi gün yükleneceği ile saat kaçta deposunda olacağı ile ilgilenmektedir. Sektörümüz için en kritik nokta son kullanıcı fiyatının minimuma indirilmesidir. İş potansiyelinin ve işbirliğinin genişlemesi her iki sektörün maliyetlerinin azaltılması için çok önemlidir” şeklinde konuştu.

Balnak Lojistik’in kuruluşunun tekstil sektörünün güçlü olduğu yıllara denk geldiğini kaydeden Balnak Lojistik Proje Yöneticisi Canan Payla, bu anlamda tekstil sektörünün Balnak’ın bugünlere gelişinde ve büyümesinde önemli katkıları olduğunu açıkladı. Tekstil lojistiğinden kazandıkları deneyim ve bilgi birikimini yine sektörün gelişmesi için kullandıklarını söyleyen Payla, tekstil ihracatında yaratılabilecek sinerjinin arayışı içerisinde olduklarını bildirdi.

Yüksek maliyetlerde ortak lojistik projeleri…

Koton İnsan Kaynakları Direktörü Cengiz Közükara ise ortak proje geliştirme konusuna değindi.

Koton’un, tasarladığı ürünlerin üretimlerini ve tedarikini sağlayıp, entegre bir lojistik uygulaması ile ürünleri istenilen noktaya gönderen bir perakendeci olarak faaliyet gösteren bir firma olduğunu ifade eden Gözükara; hızlı dönen ürün, organizasyonel verimlilik ve hedef pazarlarda ciddi şekilde büyümenin temel hedefleri olduğunu belirtti.

Yüzde 25 dış pazardan, yüzde 75 ise iç pazardan ürün tedariki sağladıklarını kaydeden Gözükara, 26 ülkeden satın alma operasyonları, 20 ülkeye de satış gerçekleştirdiklerini açıkladı. Bu satışların mağaza organizasyonlarıyla gerçekleştiğini söyleyen Gözükara, dünyada toplam 270 noktada satış gerçekleştirdiklerini, mağazalar ve lojistik merkezleri arasında yılda 13 milyon adet mal hareketi olduğunu bildirdi.

Ürünlerin lojistik merkezlerinden mağazalara lojistik firmaları tarafından sevk edildiğini ve bu sürenin yurt içinde 24 saat, yurtdışında ise 4 gün olduğunu ifade eden Gözükara, lojistik operasyonların tamamını outsource ettiklerini belirtti.

Gözükara, askılı ürün sevkıyatının yüksek maliyetli olduğunu, bu nedenle markaların biraraya gelerek, ortak bir lojistik projesi üretmesi gerektiğini kaydetti.

Firmaların yüzde 85’i taşımalarını kendileri yapıyor

Tekstilin Türkiye genelindeki ihracata katkısı ve lojistik hareketler üzerindeki payı üzerinde duran Ekol Lojistik Satış ve Müşteri Hizmetleri Grup Başkanı Hakan Çınar, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatına ilişkin verilerde AB’ye yapılan satışlarda önemli ölçüde bir artışın görüldüğünü, özellikle son katılan 12 ülkeye yönelik ihracatın yüzde 62,5 gibi önemli bir ölçüde artış gösterdiğini açıklayan Çınar, ancak bunların toplam tekstil ihracatı içindeki payının henüz yüzde 4’ler düzeyinde olduğunu bildirdi. Aynı sektör için 2007 yılı ilk 6 aylık verilerinde özellikle AB’ye yapılan ihracatlarda artışın sürdüğünü söyleyen Çınar, reel sektördeki firmaların rekabet gücünü oluşturmasına rağmen, stratejik hedefler belirlenirken lojistiğin gerektiği gibi kullanılmadığını ve birçok firma tarafından net olarak da anlaşılamadığını belirtti.

Türkiye’deki firmaların yüzde 80-85’e yakın bölümünün kendi lojistiklerini kendileri yaptığını, bunun depolamada yüzde 95 civarında olduğunu, yüzde 50’ye yakın kısmının ise dağıtımları kendi araçları ile bizzat yaptıklarını ifade eden Çınar; ancak firmaların, uluslararası taşımacılık ve gümrükleme tarafında outsource hizmetinden yararlandıklarını kaydetti.

Çınar, ürün hareketlerindeki mevsimsel değişimler ve sezon hareketlerindeki çeşitlilik ve dalgalanmalar, fason üretimlerin yapıldığı noktaların ana depolara uzak oluşu, depolamada sahalarının, temelde doğru istif şekillerinin uygulanamamasından ötürü depolama sahalarının verimsiz kullanılması ve metrekare israfları, dağınık depolama nedeniyle verimsiz veya atıl kullanılan işgücü gibi konuların tekstil sektörünün temel sıkıntılarından birkaçı olduğunu açıkladı.

Ayrıca ambalajlama standardizasyonu, ürün hareketlerinin optimizasyonu ve envanter yönetiminin tekstil firmalarının ilk etapta dikkat etmesi gereken önemli konuları oluşturduğunu belirten Çınar, “Firmaların pazar durumlarına göre depo yerlerini, sevkıyat planlarını, minimum-maksimum stok miktarlarını tespit etmeye çalışmaları, acil sevkıyatların minimize edilerek, devamında da toplam stok maliyetlerinin ve dağıtım maliyetlerinin azaltılmaya çalışmaları, sağlayabilecekleri diğer iyileştirmeler olarak görülebilir” dedi.

Hiç yorum yok: